Cuma, Aralık 31, 2010

İşte Sonunda Döktüm İncilerimi... MUTLU YILLAR HEPİMİZEE!!!

Yazamadım hiç yılbaşına dair bir iki satır. Bakıyorum postlara bakıyorum vitrinlere ı-ıh olmuyor.
Aslında her yıl heyecanlanırdım, etraf ışıklandıkça benim de içim aydınlanırdı daha da neşelenirdim. Son bi kaçyıldır böyleyim nedense... önceki sene CANIM Clementinin beni heyecanlandırmak için  gönderdiği, kargo paketinden çıkan süprizde aklım bu ara... yılbaşı ağacı kılıklı ve  pek komik bir mimikle yılbaşı şarkısı söyleyen oyuncakta...  Onu bir görse Defne bayılırdı eminim, önce şakın şaşkın bakar sonra başlardı incelemelerine. Bir koşu gidip evime onu alasım var bu ara.


Şimdi  bir fırsatını bulup Clementine'le  kolkola girip İstiklal caddesinde ki vitrinleri tezgahları karıştırıp, sokaklarında turlasaydık, tüm caddenin ışık ışık olmasından mutluluk duyup  cıvıldasaydık gelirdi yılbaşı heyecanım... hem de şüphesiz.

 'sen bana şunu al, ben de sana bunu alayım mı hı ne dersin? bile derdik:)  evet biz sürpriz nedir anlamayan bir ekibiz...

*

Bi de bu aralar soğuktan mıdır nedir İstiklal caddesinde ellerimiz üşüye üşüye NAR yememiz geliyor aklıma, ama bunun konuyla ilgisi yok bağlayamadım bir türlü. ama ellerim buz kesildikçe aklıma geliyor napiyimm

*
Şimdiyse içinde bulunduğum mod tam anlamıyla :  'Love Actually' izlediğimiz an da ki gibi. Sıcak sinema, patlamış mısırlar, biraz kikirdemek,
harika bir romantik komedi...

*

Şimdi niye 'yok' tüm bu kombinasyon diye sorgulamıyorum. yani vazgeçtim sorgulamaktan desem daha doğru olur.
Oluyor hep birşeyler, kutlamalar eğlenceler telaşlar oluyor tabi de özlediğim kombinasyon hiç olmuyor.
Hep bir eksik oluyor.
birilerine kavuşuyorum birini bırakıyorum

*
Şimdi hep birşeyler umut ediyoruz ya, biz sevgilimle bir senesinde tüm beklentilerimizi yazmıştık ikimiz. Sıralamaıştık inci gibi...  Sonra saklamıştık yıl sonunda açıp bakacaktık neleri gerçekleştirebilmişiz diye... E tabi bulamadık o kağıdı:))
her yılbaşında gelir aklıma, takıntılı gibi sorarım her yıl nereye koymuştum o kağıdı???
aslında biliyorum bi kitabın arasındaydı ama işte, çıkmadı birtürlü...

o yüzden artık mümkün olduğunca sadeleştiriyorum beklentilerimi
(hatırlaması kolay olsun:P )
sevdiklerimden ödün vermeden geçsin 2011
 sevgilimle, sevdiklerimle...

*

Hepimizin güzel geçsin yeni yılı!!
Dolu dolu!
Aşk mutluluk sağlık para...







Salı, Aralık 28, 2010

DoğaClup

Vazgeçtim yazın güneşinden sıcaklığından, önceki gün kadar ılık olsaydı ah daha da çıkarırdık buranın tadını...

İşyerimizin bize yılbaşı hediyesi olarak gittik ve bayıldık... Aslında gayette güdümlüydük; eğlenmeye, herşeyi beğenmeye, içip güzelleşmeye !  İki geyik çevirip laflamak vakit geçtikçe daha da tanımaya çalışmak, sonra güzel kafayla dertleşmek:)

                          

                                Bol bol fotoğraf çektim, hatta gönüllü bir modelim bile vardı...



Defne'ye bir an önce kavuşma telaşıyla ve 'aslında yazın burası süperdir hem ozaman bisiklete de binebilirim' planlarıyla bıraktım Doğayı...



Aklımda şimdi gidip tekrar,  bisiklete binmek:)

Çarşamba, Aralık 22, 2010

Söz Gösterisi!

Hayranlık uyandırıcıydı... 'SÖZ GÖSTERİSİ'

açık konuşayım bunca şeyi bilen birinin söz gösterisi daha çok sinir bozucu olur diye gitmek bile istememiştim. bi mükemmellik bulaşmış bu adama! Herşeyi nasıl tutabiliyor aklında, bağlantıları nasıl süper kurabiliyor ve nasıl bir bakış açısı var?
ama bende hayranlık uyandıran sadece Sunay Akın'ın zekası ve bilgisi değil; anlattıkları da başlı başına hayranlık uyandırıcıydı zaten!

 Bir sürü orjinal bilgi...

Okuduğum kitaplarını kısaca özet geçmiş gibiydi.
Hem de coşkulu içten anlatımıyla! Çok iyi geldi...

Çok sevdim hatta o kadar ki gece gece yazmaya üşenmiyorum:))

*

ve unutmuşum yazmayı, ekleyeyim hemen Oyuncak Müzesine gitmek Defne büyüyünce yapılacaklar listemin  üst sırasında...

Salı, Aralık 21, 2010

Ailecek Seviyoruz Tırtılı:)


Bi taktik geliştirdim ne zamandır

- Hadi bebeğim  bi tırtılı öp  öyle gel,  diyorum

  O arada fotoğrafını çektim çektim çekemedim başka bahara:))


badi badi yürüyüp öpüp hızla geri geliyor, fotoğraf makinesine...

*

Bazen  ona okuduğum kitapla ilgilenmiyor Defnece, bende tırtılı öpüp ona okuyorum
 (evet deli gibi:)

sonra Defnece tüm şaşkınlığıyla aramıza katılıyor, o da dinliyor kitabı:))
(keşke eğilip tırtıla şaşkın bakışını da aktarabilsem)

sonuç olarak seviyorum bu tırtılı, bugün de çok faydası oldu çookkk...
Sadece sallanıp şarkılar söylemiyor aslında bir kurtarıcı sanki O!

*
bugün demişken, bugün bi çıkamadık evden, anneanne bile gezdi ama biz kapının önüne bile çıkamadık. Halbuki hazırdım Defnenin çantası falan da... ama  olsun. Beraberdik tüm gün, ona hazırladığım yemekleri yemedi, altını değiştirmeyi gene başaramadım çünkü hiç durmuyor yerinde, yine dayanamayıp sinirlendim. Geçti. Ve  sonra tontini uyumayı seçti, çıkamadık! olsun beraberdik. Bol bol öptüm lokum yanaklarını.

*

Beyoğlun'dan kopup gelen, ruhuma uygun tarzıma uygun bir elegan  şal da hediyem oldu!

Cumartesi, Aralık 11, 2010

Bugün Kaçamak bir Haftasonu Sayılabilirdi benim için, Angelina olmasaydı...

Bu aralar yaşasın nidalarından gidiyor gibiyim, yaşasın toplantılar:P  ama erken bitenleri!!! erkenden yaptık paylaşımlarımızı, hazırladık özdebir sorularımızı e havada kötü zaten o zaman hadi by millet dedik ve dağıldık:))

ne kötü bir havaydı... hiç ama hiççç sevmiyorum soğuğu (böyle mi yazılıyordu?)... yani o kadar diyeyim üşüdüğüm an bi huysuzluk çöküyor üstüme! sinirlerim bozuluyor...kış daha yeni başladı ama genede merak ediyorum ne kadar sürecek diye...

dedim ki madem erkenden bitti toplantı, e şubeye de gidip çalışacak da değilim:)) ece defneye kitap almak için AVM ye gidecektim, gitmişken de bi film izleyip çıkayım dedim. Prenses Uykusunu izlemek istedim ama film bu AVM'de kalkmış ne yazıkki. Eh  madem öyle TURİST' e gideyim, Johnny Deep varsa iyidir film dedim ki pek severim bu adamı. Böylelikle '.....varsa iyidir' türünden genellemelerim çürümüş oldu! Zaten ilgilenemedim ki adamla Angelina Jolie beni hasta etti o şuh kadın tripleriyle, bir kaşık su da boğabilirdim...

film boyunca düşündüm düşündüm bulamadım bu kadının nasıl bir dünyası var? Johnny Depp'in ne işi var bu filmde? hem biz alışmıştık onu Tim Burton filmlerinde görmeye. Zaten Johnny'de kendini fantastik bi filmde sanıyordu bence:)

neyse işte  laf olsun diye yapılmış bir film, gitmiş bulunduk...

çıktım kızıma oyuncak ve kitaplar aldım, rahatladım...:))

*

Gene yarın oldu bile ! Şimdi haftasonunun çokçabuk geçmesini dileyerek uyumaya gidiyorum... Size de keyifli bir cumartesi pazar diliyorum. İyi geçsin haftasonunuz...

Çarşamba, Aralık 08, 2010

YAŞASIN İÇ DİSİPLİN!!!

Kendimi nasıl takdir etsem acaba???

Pazartesi günüm yani bir günlük izin günüm pek bir başarılıydı... Başarılı izin günümden kastım iç disiplinim elbette:) hep ertelediğim bazı işleri hallettim mesela. hem de sabahtan:) aman ne başarı demeyin hiç, çünkü benim erteleme hastalığım var ve de iç disiplinimi sağlayamama... yani ne yapmam gerektiğini çok iyi bilmeme rağmen bir türlü harekete geçememek gibi!

onu da yapmam lazım bunu da yapmam lazım...

aaaa evet bu da gerekli...

aman neyse haftaya artık...

hııımmmm bu hafta halledeyim..... derken bi bakmışsınız evden hiç çıkmamış ve hiçbirini yapmamışım... bu hep böyle işte

*



Hem sonra Defne uyurken sinemaya bile gittim bu sefer. Gerçi Alaska frigo keyfini tek başıma yaşadım ama olsun... film izlerken ya da birşeyler yerken yalnız olmak hoşuma gitmese de zihnimde 'sevgili geldiğinde yapılacaklar listesi' oluşturmak da iyimser bir yaklaşım:)

*

'AV MEVSİMİ' ne gittim ve tek kelimeyle harikaydı... kadro zaten çok iyiydi ama film müziklerine ve filmde ki her bir kareye bayıldım desem abartmış olmam. iyice gömüldüm koltuğa ve  filme kaptırdım kendimi. Öyle önerilerde bulunma sevdam yoktur hiç ama   eğer gidecekseniz en azından pişman olmayacağınızı söyleyebilirim....


*

         sonra ışık ışık caddelerde turlamaya gittik... belki yılbaşı heyecanımız gelir diye:)




                           hani bazı şeyler hiç ummadığınız bir anda dank eder ya...
                           işte ben bu fotoğrafta anladım Ece Defne'nin büyüdüğünü. 

*


                                             bu da benim kitap kurdum:))


                                                              *

                                             özetin özeti: yaşasın iç disiplin!!!

Pazartesi, Aralık 06, 2010

Yaşın Kaç Olursa Olsun Farketmez, Ders Almaya Devam...

Birşeyler kötü giderken aynı derecede ve birden nasılda güzel olabiliyor hayret ediyorum. Birden bire!

Dersimi aldım ben:
. sabırlı olmak gerekiyormuş;

. risk almak gerekiyormuş;

bak şimdi AKŞAM eve geldiğimde Defneceyle oyunları nasıl da kendimi vererek oynuyorum:) hatta öyle oynuyorum ki Defnece beni bir çeşit çikolata falan gibi görüyor olabilir...

İşin özü insanın kafası rahat değilken bırak iş yapmayı oyun bile oynayamıyormuş, bir kez daha anladım...


. Bende Hırs yok sananlar yanılıyormuş (buna kendim de dahilim tabi)! Birine çok sinirlenmem yetiyormuş. Bunu da anladım...

Düşündüm düşündüm... yeni tanıştığım çok sevgili psikoloğu kırmak istemem tabi ama tüm bunları anlamamın FREUD'la ilgisi hiç yokmuşşş:)

.

Bebek- çocuk nasılsa dememek lazım. Aklım başka yerdeyken hele ki canımı sıkan bir yerdeyken, gözlerim gülmezken (zaten gözlerimden anlıyor) nasıl da anlıyor beni Ece Defne. Hatta beni o en sevdiği kıvama getirmek içinde ne numaralar yapıyor... anlattıkları da bitmiyor hararetli hararetli... ah bi de anlayabilsem o anlattıklarını! neler söylüyor neler...
.

şimdiyse kıvama geldim ya kuzu da pek memnun hayatından... işten geldiğimde boynumdaki şalı alıp kendine doluyor, sonra omuzumda kikir kikir evi turluyor...

bende pek memnunum bu halimden, böyle sürsün istiyorum kaç gündür.

.

şimdiyse pazartesilerin en kötü gün olduğunu bile bile,  yine de bugünün çok güzel geçmesini diliyorum...