Çarşamba, Temmuz 28, 2010

İRMA KAŞ'TA:)


Çok fena alıştım serin sulara, yüzüme vuran hafif dalgalara, her fırsatta cilveleşen baba kızı izlemeye...

hani okuyorum hep bloglarınızda birinci ağızdan, babaya mucuk mucuk halleri! anneye pas yok hezeyanları! biliyordum da başıma gelecekleri ama erken değilmi ki? daha şimdiden! erken ya...bi yanlışlık olmalı bu işte ! :)

Babasına hayran Defnecik! gözleri beni arıyor genede, yamacındaysam yeterli bu onun için, ama tüm enerjisi babasına!

.

Biz gene Kaş'tayız. En sevdiğimiz yerdeyiz, en sevdiğimiz keyfi sürüyoruz hatta bir de minişle birlikte!

İşte tam da bu yüzden ufacık tefecik farklılıklarla sürüyoruz keyfimizi:) şezlong keyfini hiç birşeye değişmeyen biz saatlerce malak gibi (evet çok kaba ama kelimenin tam anlamıyla 'malak' gibi;) yatıp kitap dergi gazete okuyup karıştırrken, anladım ki şimdiye kadarmış bu sonsuz keyif! zaten Defne'den önce aman ne bol vaktimiz varmış meğer! tabi ki yine yapıyoruz tüm bu keyfleri ama sonsuz değil:) diyaloglar artık şöyle

- aşkım ver Defneyi bana dinlen sen biraz...

- cicim ben beklerim uyanmasını, sen bişiler ye, denize gir...

- aşkım alsana Defneyi kitabıma devam edeyim...
.
.
.

gene de güzel ama, gene de tatlı! birimize yıkılmıyor ya sorumluluk, üçümüz de keyifliyiz o yüzden...

.

ve kabul etmeliyim ki hiç annesi gibi değil,  çok sosyal bu kız:) herkese bir sıcacık gülüşler, kıkırdamalar... ciddi bir çevresi oldu valla:) nereye gitsek beach ya da akşam yemeğindeyken, cafedeyken... 'aa Defne sende mi burdasın!!!'

ama pek memnunuz bu sosyallikten:) bazen imdadımıza yetişen bir teklif gelebiliyor bu sıcak çevreden 'siz yiyin yemeğinizi biz Defneyi sevelim ' ....


aaa evet güneş gözlüğümüz çok işe yarıyor herkese tavsiye ederiz:)

.

Deniz güneş demişken ilk dişimiz çıktı, artık emekliyoruz, emmeye de devam ediyoruz... iki saniye de durmuyoruz yerimizde:)
.

Ben şimdi süper ikiliyi izlemeye ve aşklarına tanıklık etmeye gidiyorum, arada bir iki öpücük kapmaya çalışmaya...

Pazartesi, Temmuz 12, 2010

Sokak Kızı İrma:))

Rüzgarlı, dalgalı günler geçti işte bu kadarrrr:))

Defne öyle sevdi ki denizi, hem de serindir karadeniz bilirsiniz... ama olsun biz hep cıp cıp hallerindeyiz her fırsatta... Denizde yüzüne su gelse de hiç asmıyor yüzünü, çıkmayalım diye:)) Karadenizin dalgalarıyla bile tanışık benim kızım...







Denizi sevdi gezmeyi tozmayı da... yani o kadar ki tontini dışarıda uyuyor pusetinde, gözünü açıyor sıcacık yatağında; sonra da haydeeee tekrar dışarıya... öyle alıştı ki evde fazla durunca ağlıyor:)) dışarı çıkacağını anladığı an ses seda yok hiç... sokak kızı irma diyoruz kendisine:))



Amasra'da ki tavşan adasına karşı oh bi güzel uyku çekti ki yanına kıvrılmak istedim nasıl...



Şimdi tam kıvamında Defnecik, hiç tereddüt etmeden zaman kaybetmeden yüzebilecek babasıyla...
Geliyor sevgilim, üç gün sonra yamacımda... o kadar özledim ki hiç ayrılmayacağım dibinden...
ve tabi tontininin tatilinde de ikinci yarı başlamış olacak !!!