Cumartesi, Aralık 31, 2011

2012' yi Kavuşma Yılı İlan Ediyorum!

 Sağlık, mutlululuk, başarı...  bir o kadar da kavuşma diliyorum 2012'den...




Cumartesi, Aralık 24, 2011

Mini Mini Avukatım O Benim...

O mini mini boyuyla beni arkasına alıp, beni koruduğunu da gördüm ya...

Nasıl güzel bişeydir bu?:)



***

Annemle Sütün sıcaklığı hususunda  uzalaşamayabiliyoruz bazen:) atışıyoruz...

Ama benim Defne'm  anneme dönüp        'BENİMMM ANNNEMMMM!!!!!'  diye bir bağırıyor .
Öylesine değil, tüm  gücüyle:)  omuzlar hafif önde, minik eller yumruk halini almış, kol dümdüz... beni de arkasına alıyor ya bi de... eriyip bitiyorum...


Annem de  aman bişey demedik annene' dediğinde


BENİMMM ANNNEMMMM!!!!!'  diye daha da bağıyor.


Zaten  böyle içten bir savunmadan sonra haksız olmam imkansız:)


Buaralar  HEP  1-0 ÖNDEYİM:)


***


O mini boyuna, vicdanına,  kendince bana kıyamayışına...  bakınca görüyorum insanın sırtı yere gelmez çocuğu olunca...











Salı, Aralık 20, 2011

Anılarımız da Sevgimiz de Artacak...

Şimdi kurduğum hayallere yenisini ekliyorum...
En sevimli tanımıyla 'en yakın arkadaşım' dediğim dostum bebek bekliyormuş...
Olabilecek en güzel şey yani... hem de en istediği zaman da
 (bebekler nasıl da biliyorlar istendiklerini, annenin hazır oluşunu...)

Belirtilerden  bahsettiğinde anlamıştım ben aslında! Ama doktorun teki nasıl korkuttuysa gözünü tepkisi 'yok canımm, imkansız' oluyordu. Prodüktöre rağmen... 
dedim 'manyak o doktor'. Ne bakıyorsun ona?


Duyduğumdan beri düşünüyorum minişin  Defneyle arkadaşlıklarını, bize gelişlerini, hayatımızda ki ve gözümüzün önündeki değişimleri nasıl da hayretle izlediğimizi,  anılarımızı daha da çoğalttığımızı...
çok sevindim, heyecanlandım...

Defneye  'Tontiniii,  kardeş geliyor' dediğimde  önce annem korkuyla yüzüme baktı:) yok dedim teknik olarak imkansız, koca uzakta:) bizim özlem hamile dedim.  Defne kuzenlerinden o kadar alışık ki çok olgun:P karşıladı....

Tabi ben heyecanlanınca başladım uyarılara, önerilere... sonra sustum,  tuttum kendimi.
çünkü biliyorum ki biz aynıyızdır bir çok konu da; kendimi hatırladım. ben hiç sormadan hemen anlatıp bebek muhabbeti kuranlardan sıkılırdım. 'ne bu canım yok mu konuşacak başka bişey?'  'tüm hayatım bebek olmayacak elbette di mi?' gibi tavırlarla kendi şokumu içimde yaşayıp aslında rutinlerime kenetlenmiştim. ay da bir bakardım gelişim özelliklerine başka durmazdım üstünde... bir çeşit korkuydu belki de...
ama o minik büyüdükçe daha da anlıyorsun birşeyleri, yavaş yavaş giyiniyorsun anneliği... yavaş yavaş... aynı xx gibi,  yavaş- dayanıklı;)

Şöyle bağlayayım; ben böyleydim diye sen de böylesindir sanıyorum.
Susuyorum.
Ama bi sorsan saatlerce anlatabilirimmmmmmm;)
Sorrrr nolurrrr:)))
Sanırım bu da  bir tür bebeği koruma içgüdüsü:))
.



Çarşamba, Aralık 14, 2011

En Sevdiğimiz Kelime; Barrber...



Sevgili burdayken nasılda hızlı geçti zaman.
Bitmesin istediğimiz her an da olduğu gibi. Yani diyorum ki aslında hep beraber uzlaşıp da durdursak zamanı. Olmuyor mu yani, arada sırada yapsak...
pi sayısı için nasıl uzlaştıysak bu da olabilir  aslında;)


                   Yağmur ormanlarında artık iyice uyku kıvamına  gelmişti Defnecik.... 
Gözlerden de anlaşıldığı gibi...

Şimdi bu fotoğrafları her görüşte DEFNECİK; 'aa annem babam barrber dittim' diyor. 
Bi de her balık görüşünde:)


Bense düşünüyorum şubat ayında nerelere barrber ditsek diye? Daha şimdiden...




Pazartesi, Aralık 12, 2011

Kendime Notlar...


O kadar yazmak istememe rağmen, bırak yazmayı nete bile giremeyip ordan oraya sörf bile yapamadım desem inanın ki  hiç abatmış olmam. Hani çalışırken mutlaka bi 15 dk kendimize ayırırız da kaçamak takılırız nette, ama yok olamadı işte.  Halbuki anlatacak ne çok şey var elbette.

Sevgili geldi... gene gitti... (siz de yoruldunuz di mi? hadi itiraf edin)
Hem zaten sevgilinin geldiği gayet açıktı benim hiç nete girmememden:)


Kirpi gözlemleme oyunu ile mutlu çekirdekli bir bayram tatili (seviyorum bayram tatillerini), gene mutlu çekirdek hallerinde yağmur ormanlarında bitirdiğimiz  akvaryum gezisi, en yoğunundan bir iş temposu (bu hala sürüyor) ,  bol atraksiyonlu- stresli ama  dönüp bakınca durum komedili ve elbette ki bol kikirdemeli bir Kıbrıs seyahati...
Bitti hepsi!
Yerini üç günlük yılbaşı tatili hayallerine  bıraktı.

Tabi bu tatil hayalimin yılbaşı heyecanıyla bir ilgisi yok. Sadece basit bir, 'iş yükü'nü unutma temennisi.

Gerçi yaptığım onca hesapsız alışverişten sonra olsa olsa yapacağım ev keyfi bana çok bile. Bakalım artık.

Ne yaparsam yapayım odağımda hep Ece Defne olacak. çokça belli olmasa da (daha çok uyumak ister gibi görünüyorum) onunla vakit geçirmeyi öyle özlüyorum ki! akşamları yorgunluktan dibe vurmuş bir halde olmaktan nefret ediyorum. ona kitap okumaya başlarken esnemeye ve hemen akabinde uyuklamaya dayanamıyorum. Oysa yolumu gözleyen tüm enerjisiyle oyun oynamak isteyen bir kuzu duruyor kaşımda, minicik:) kızıyorum kendime, çok!

Şimdi yapmam gereken disipline olmak, Defneciğin uyku saatlerini değişirmek ve başımın belası Ales'e konsantre olmak... sevgilimin dediği gibi,  ergenlere yaptığım o süper program ve çalışma sistemlerinden kendime de yapmam lazım, hem de çok çabuk...