Çarşamba, Ocak 18, 2012

Yeni ben:)


Defneciğin  ellerinden bendeniz ve sevgili babası:) 
Belirgin olarak ilk anne baba yorumu olduğundan pek neşelendim...
e kısa bir süreye kadar kısacık bi çizik atıyordu - Defne beni çizsene dediğimde...
neşelenmemek elde mi, nasıl da mertebe atlamışım...









Cumartesi, Ocak 07, 2012

Unutmak İstemediklerim '' Tekrar Bölümü ''

Video çekemedim fotoğrafları karıştırırken  bi 2 ay önce çekilmiş fotoğrafını buldum bu hikayenin:)) tamamen sembolik ve ana kız kikirdediğimiz anlardan bir kare.
Belki bi parça daha iyi anlatmış olurum diye...

'' şimdi benim yatağımda uzanmışız bir güzel dergi karıştırıyoruz... ben gelişigüzel yan yatmışım, ellerim çenemde... kudurmaktan, yatakta hoplayıp zıplamaktan pelte kıvamındayız, işte dergide ki resimleri konuşuyoruz falan... bi baktım bizimki elini kulağına dayamış o minik kolunu koyacak boş yer arıyor:) e yatağın üstü kitaptı dergiydi dolu olduğu için kolay olmuyor yer bulmak.

- noldu Defne kulağın mı ağrıyor?
- ogh anne ogh... (yok)

geç düştü jetonum, beni taklit etmeye çalışıyormuş meğer. alt taraf oturur pozisyonda üst taraf yatar pozisyonda, el çenede... gözler direkt gözlerime kitlenmiş, ' bak nasıl duruyorum' edasında...

bilmem anlatabildim mi ama öyle komik ki karnım ağrımıştı gülmekten... ''






Salı, Ocak 03, 2012

Zaman! Az bi Zaman!

Yeni seneye üç gün tatille başlamak sevilmeyecek gibi değildi;) 
evde vakit geçirmeyi gerçekten özlemişim... doya doya...
Birlikte uyanmak, Ececik nasıl isterse öyle oynamak, yayılmak ... ya kahvaltı bile! öyle diyeyim... tadını çıkardım hep ev keyfi yaparak! Ece Defne okadar alıştı ki birarada olmamıza...
- Yarın işe gideceğim haberin olsun bebeğim, dediğimde
- ıııhh, benim annem geldiiii!   diye ajitasyona kaldığı yerden devam etti:)


Bir tek dün çıkmıştık dışarı...
Sevgilime seveceğini bildiğim bir kaç parça hediye alarak zamanı daha da hızlandırdım! Sevgilime odaklandığımda zamana ivme katmış oluyorum sanki... sanki değil de, artık eminim desem daha doğru olur:) Zaman özneldi değil mi? Bence Şubat'a az kaldı...

***

Üç günlük ev keyfinden sonra işe başlamak benim için de Defnecik için de  kolay olmuyor elbette... derken sevgilinin sesi hep su serpti  içime! Bu sabah gene aydınlandım sesini duyunca!
Şubata kalmadan gelmeye çalışıyormuş:)
Ah ben nasıl uçmayayım havalarda? Sevgi böceği gibiyim ben bugün...
Zamanı da kendi ellerimle hızlandırmışım, vallahi bak;)




Pazartesi, Ocak 02, 2012

Unutmak İstemediklerimden (2)

Aslında her nekadar içimi burkan bi hikaye  olsa da
Defne'nin komik ifadesi, dert anlatma çabası gülümsememe yetiyor...

*   Sevgili zaten uzakta ben de gündüz yokum diye sürekli  'anne gitti baba gitti' diyordu... Ama sürekli ve HER YERDE... hiç tanımadıklarımıza da... Ben yanındayken bile '...anne ditti'  dediği zaman haliyle   bozuluyordum

- kızım akşamları geliyorum ya ben

- ıııhhh anne ditti baba dittiii...

Mesela sofrada kucağımda oturuyo, karşısındakine  - anne ditti, baba ditti  diyordu
Bense     - Defne, tam arkandayım:) ya da
            - Geliyorum ya her akşam,  işten çıkıp... vs 
bi dünya açıklama yap farketmiyordu...

neyseki bu safha geride kaldı...
şimdiyse;  sadece hiççç tanımadığımız insanlara rapor vermeye devam ediyoruz... şöyle;

- baba ditti anne ditti ama anne geldi... ( yani biraz mertebe atladım:)

- baba çakla (uçakla) ditti anne arbayla(araba) ditti geldiii...

***

Kimlere veriliyor bu rapor? asansörde, cafe de, yolda... yolumuzun kesiştiği herhangi biri:)

Bi üç hafta önce bi cafede oturmuş mutlu mesut atıştırıyoruz... Bi baktım bizim çılgın yan masaya bağırıyor (en komiği de masadakilerin gayet kendi halinde olmaları. Yani hiç iletişim yok aramızda ne Defneyle ne benle. Defne zorla derdini anlatıyor:)
 - baba ditti, anne ditti ama anne geldiiii  diye nasıl yırtıyor kendini!

geçen hafta da optimumdaydık. Asansöre biner binmez verdik raporumuzu 
 -  baba ditti anne ditti ama geldiii....

Bizi duyan artık diyordur zavallı çocuk,
nasıl bir aile düzenleri var acaba, 
hep yalnız bırakıyorlar galiba,
ay bi de gülüyorlar... vb.

***
Aslında çok buruluyorum, ama gülümsemek ya da Defnenin sevimliliğine odaklanmak iyi geliyor bana...

Pazar, Ocak 01, 2012

Unutmak İstemediklerimden... (1)

Mesela maviye  'vaaavi' deyişi var ki  hiç değiştirmesin istiyorum:)
Daha önceleri üsteliyordum   'MMavii' diye... 
bana - 'anne Vaaviiiii,  Vaviii... '  diye diretiyordu:)

Şimdi hiç üstelemiyorum:)

Hatta ben de maviyi vavi diye söylüyorum ara sıra... İş yerinde gülümsetiyor hep...


* Bi de bu aralar '' anne ottu ottu'' (otur demek istiyor) diye beni çekiştirmesi çok hit evimizde...

* Seslendiğimizde,   içeriden  nağmeli bir edayla 'delllldiimmm'   deyişi mesela  (bildiğiniz 'geldim')

* Çoğu rengi biliyor uzun zamandır, hatta özgün yorumumuzu bile katıyoruz:) kırmızıya vivivi diyor:)
- Basbayağı kırmızı işte Defne
 - Anne Vivivi, vivivi....


* Bi de söylemem lazım. Aslında videoluk tam ama çekemedim hiç...
şimdi benim yatağımda uzanmışız bir güzel dergi karıştırıyoruz... ben gelişigüzel yan yatmışım, ellerim çenemde...   kudurmaktan, yatakta hoplayıp zıplamaktan  pelte kıvamındayız,  işte dergide ki resimleri konuşuyoruz falan... bi baktım bizimki elini kulağına dayamış o minik kolunu koyacak boş yer arıyor:) e yatağın üstü kitaptı dergiydi dolu olduğu için kolay olmuyor yer bulmak.
- noldu Defne kulağın mı ağrıyor?
- ogh anne ogh... (yok)

geç düştü jetonum, beni taklit etmeye çalışıyormuş meğer. alt taraf oturur pozisyonda üst taraf yatar pozisyonda,  el çenede... gözler direkt gözlerime kitlenmiş, ' bak nasıl duruyorum' edasında...
 bilmem anlatabildim mi ama  öyle komik ki karnım ağrımıştı gülmekten...
bu da hiççç unutmak istemediklerimden...

* Son günlede bana kızdığında  ya da benim kızmama tepki olarak mırıl mırıl 'allaallaaaa' diye söyleniyor... Pepe'den öğrenmiş olmalı:)

* - Defne artık bırakalım mı memeyi? Hem artık kalmamıştır süt falan...
   - Iıhh anne... meme dütt vaar (süt var)...

Bunlar zihnime kayıtlı zaten ama yazı kalır demişler... daha da var da aklıma geldikçe devamı da gelecek...