Bu sabahın nasıl başladığına bakacak olursam ne şu anki huzuruma ne de hava daki güneşe anlam verebilirdim...
Berbat bir sabahtı, baş ağrısıyla uyandım... mide bulantısını hafife aldım...
Evden çıktığımda ''aslında evden hiç çıkmamalıydım'' dediğimi hatırlıyorum acı bir gülümsemeyle... Tüm gayretimle gene de işe gittim, 'yok yok bişeyler yediğimde düzelirim ben' inancımla...
E düzelmedi tabi, aynen geri döndüm evime...
Peki bu git-gel neye yaradı? Taksiciler hakkında ki fikrim değişti:)
Şimdi geçen hafta arabam beni yolda bırakmıştı, bir haftadır keşmekeş bir halde trafik mağdurlarını oynuyordum anlayacağınız:P
Neyse işte bu nedenle, hasta olduğumdan sabah taksiyle gidip gene taksiyle döndüm eve...
O kadar hastaydım yani:)
Taksicilerin tüm iyi niyetli ve şaşırtıcı ısrarlarına rağmen doktora gitmedim... Yani öyle böyle değil, annem bile hiç bu kadar ısrar etmemişti doktor da doktor diye... (dertleri taksimetre de olamazdı yolüzerindeki bir hastane sözkonusu)
tüm bu ısrarlar beni hayretler içinde bıraktı... hatta bir ara ''ölüyor olabilir miyim acaba?'' bile dedim:P
kadın şöförlere tahammülsüzlükleriyle andığım taksicilere bakışımı değiştirdi
iyi oldu iyi:)
***
Başka neye yaradı? tabi ki Defneciğe...
Biraz uyuyup daha iyi hissettim gerçekten... sonra güzel havanın tadını çıkardık... bahçe keyfi yaptık, boyalarımızı dergimizi ve meyvelerimizi alıp....
***
Bu ayın yirmisi civarında sevenler kavuşuyor! Gelse de bahçe keyfimize katılsa...
Ben, kendime ciciler almaya Defne de babasına resimler yapmaya başladı bile:)