Çarşamba, Ocak 30, 2013

Yazı Karışık oldu Ama Bizim Hayatta Karışık Zaten..


Kaşlarımı çatıp karardıkça karardım ve bir anda hatırladım ki  2013'te beklentilerimi azaltacaktım noldu şimdi? Evet iyi fikir!!!

azalt beklentilerini...Ne bu beklenti? 

ilgi budalası ben'e biraz ilgi şevkat, birarada yaşamak, anlaşılır olmak... ne bileyim işte 

3d gözlüklerimizle mutlu bir sırıtışla film izlemek de dahil...

Benim hayallerim beklentilerim o kadar işlevsiz bir hal aldı ki sanırım boşverdim hepsine, sıkıldım yahu! 

Tüm bunları düşünmüyorum artık derken çok önceleri ilgilenmem gereken dişim kendini hatırlattı! 

Kişisel gündemimin ortasına yerleşiverdi. Ben şu sıralarda ağrıyan dişim sebebiyle ''dişçi''  takıntılarımı tırmandırırken diğer yandan da 'iyi bari hala beyaz çıkmadı saçımda' diyebilecek kadar ikizlerim işte...

kuaför! evet kuaför... işe yarayabilir!

Oh mis mutlu muyum ne? Yani cumaya kadar:)







Salı, Ocak 29, 2013

Okullu Olma Sırası Bizde:)

Şöyle bir bakıyorum fotoğraflarına ara sıra - evet evet daha da büyüdü bizim kız diyorum kendi kendime...

bıcır bıcır bir kız oldu... neredeyse hiç susmuyor... ve neredeyse uyumuyor  diyebilirim...Ben öğrencilik yapıcam diye işe gitmeyişimden beri onun da düzeni iyiden iyiye  şaştı... 

Gece on ikiden önce uyutamıyorum desem bir gıdım abartmış olmam... bende yorulmuyorum desem inanmazsınız herhalde:) yoruluyorum elbet... Ama o yorulmuyor! onun için çocuk da oluyorum, el işi oyun kitap ne varsa... ama bir süre işte... 'Ben kızımı düzene teslim etmek istemiyorum o daha ana kuzusu' desem de artık görüyorum ki akranlarıyla, sosyal ortamlarda  kısacası anaokulu vakti gelip çatmış!

İki haftadır baleye başladı... O kadar isteyerek gidiyor ki bunda her akşam uymadan önce bayılarak okuduğumuz 'köpekler bale yapmaz' kitabının etkisini hiçe sayamayız tabi... hatta bu hafta bana sordu: 

- ama anne balede aydede ve romantizm yoktu... (bağlantıyı kurabilmeniz için kitabı okumanızı öneririz:)

Ve bir de artık klasik cümlemiz oldu:  - anne bir hareketim var sana göstereyim miiii?

 Bir türlü anaokulu beğenemeyen ben sonunda bale sayesinde onu da buldum! Okulların tatile girdiği gün tontiniyi okullu yaptım:) Tavsiye üzerine yazdırdım bir anaokuluna Defneyi. Pek beğendik, ikimizde çok heyecanlıyız... Akranlarıyla birlikte pek vakit geçiremiyor diye üzülüyordum. Şimdi gün içinde mutlaka konuşuyoruz okul hakkında.  öğretmenini, arkadaşlarını, öğreneceği şarkıları... 

Hem belki yorulur ve erken uyur:) diye ümit ediyorum! 





Pazartesi, Aralık 10, 2012

Aktöbe'ye notum olsun...


Nasıl bir soğuk ve bıraktığı hissiyat aynen şöyle... 

buz halini almış etiniz keskin bir bıçakla kesilmiş ve ince bir çizgi halinde kanıyor... Bu arada  parmak uçlarını hissetmiyorken ve ölüyor olabilir miyim acaba? derken gülebilen tek çift olmalıyız:))


Çünkü kulaklarımzda hala bıdı bıdı hızlı konuşan
 - Ama ben şizi toot ösledim gelşenize benim yanıma...diyen bir tatlı ses


Deli olmalıyız heralde, kuzum ne işimiz var hakkaten  - 20 de?


İnsanlar sokak aralarında buz pateni yapıyor, vız geliyor soğuk...
Rahatlar, mutlular, alışmışlar...
Hatunlar elbiseden şaşmıyorlar...
E bu soğukta selüitte kalmaz tabi ... bizde yok spor yok krem... işimiz iş


Ben kendimi keskin rüzgara kapılıp atmosferden çıkar mıyım acaba diyebilecek kadar hissetsem de Kimseciklere bişi belli etmedim;)
burası da evimiz...

Kan kusarım kızılcık şerbeti içtim derim hesabı... giyindim en cici mini elbisemi, attım kendimi soğuğa...


Getirdiğim pantolonlar eşofmanlar öylece duruyor... almaz olsaydım zaten, bir kere pantolon giymedim desem yeridir yani... 

ama o soğuk bıçak var ya nasıl kesiyor sanki... sevgiliye fiks sorum oldu zaten

 - yanağım kanıyor mu bi baksana?
Hem zaten elbise daha sıcak tutarmış onu da öğrendim, hani durgun hava muhabbeti...


ama öyle ya da böyle  bana da vız geliyor işte:) kızımızı düşünüp gülüşmek de içimizi ısıtıyor votka gibi...
Hem Defenece gibi içten çağıranımız varken zaten çok kalmamız beklenemezdi... cuma günü istanbuldayız sevgiliyle...







Korkmam Ben Uzun Yoldan...

En iyi yolda yazarım ben aslında, hani böyle iyi yazdığıma dair bir iddiam hiç olmadı ama ben oldu bitti severim içedönük yazmayı... duygularımı anlatmayı, kendimi böyle rahatlatabiliyor gibiyim... gitmeyi sevdiğimden sanırım yola he çıkışımda zihnimde başlıyorum yazmaya... her zaman kalem olmuyor yanımda. Bu yüzden nice kelimelerim kayboldu, ya da itiraf edeyim hadi: unutttum:) anlatmak istediğin, sana ne hissettirdiğini iyi bildiğin rüyayı  unutmak gibi...

Koltuğa kurulmak mı yoksa karmaşıklaşmış, hepsi birbirinin nedeni haline gelmiş duygularmı ayrıştımak istememmi kelimelerimi harekete geçiren, bilinmez...

Karmaşık duygularımın üzerinde hiç durmayacağım zaten ki onlar yeteri kadar kördüğüm ve yorucu...Ama o koltuğa kurulmak var ya... Herşeyi o başlatıyor zaten! ister uçak olsun  ister otobüs... koltukta yayıldıkça kendinle başbaşa kalıyorsun... zaman sana ait oluyor bir anda, ne bir mızıldanma ne işine karışan ne akıl veren... hayatına dair ne varsa düşünmek için bir parantez açıyorsun, tabi parantezin içinde olmak kendine hiç zaman ayıramayan biri için yeteri kadar mutlu edici olsa da yüzleşmek istemediğin endişelerine gülümseyip en azından bir tokalaşmanın vakti gelmiş olduğundan hoş olmayabiliyor... 

Pencereden gördüğün herşey daha da anlamlı oluyor mesela... dün sevgiliyle izlediğim filmde dediği gibi  bu sadece müzikle olmuyor bence.  bir çocuk ya da ay... daha anlamlı olmaya başlıyor...geride bıraktığın çocuğun, kavuşmayı umduğun sevdiceğin, işin gücün... hepsinin sende bıraktığı duyguları, seni neyin beklediğini, endişelerini düşünüyorsun 
 dedim ya
kendine dönüyorsun, duygularına...

ve farkettikçe herşey bıraktığın gibi, korkmuyorsun uzun yoldan


Pazartesi, Aralık 03, 2012

O Kendi Geler, Geler:)

Sınavlarım paçamı bıraktı, onlardan kurtuldum 

Defnecikle tiyatro keyfi bile sıkıştırdık araya

Alışverişlerimi yaptım, hazırım süslüyüm

Meraklıyım


Bu akşam yolcuyum işte,  gidiyorum sevgilinin yanınaDefneden uzak kalmak için 10 çokkkk büyük bir rakam! Tam tamına sevinemiyorum bile gittiğime; nasıl geçer, gece huzursuzlanır mı, dert eder mi yoksa çocuktur çabuk uyum sağlar mı demeliyim...


- '' Ben bi gidip babanı alıp geleyim! ''  dedikçeDefnecik:- '' o kendi geler, geler! demeye devam etti       (geler=gelir:)

hem aklım hem kalbim bir yarım burda kalıyor...tek isteğim güzel zaman = hızlı zaman

10 gün Sonra babasıyla döndüğümüzde nasılsa kikirdeyip duracağız üçümüz...

*

Not: Farkedildiği üzere bizim evde  gelir misin kelimesi geler misin                                                  oturur musun kelimesi  oturar mısın                                                                        verir misin kelimesi de   verer misin ?

                                     Ne Kibarız di me?:))









Çarşamba, Kasım 28, 2012

Günah Çıkartma Yazısı



çok çok ilgisiz bir an da... bir anda

 - ben şimdi yalnız mı kalıcam?  dedi...o kadar sürpriz bir andı ki tiyatro için karşıdan karşıya koşturuyorduk...


- bebeğim yalnız kalmayacaksın annanenle bir kaç gün sadece... ben babanı alınca birlikte geleceğiz yanına...vb. 
artık tahmin edin ki daha neler neler anlattım... buna Defne'ye  pasaport çıkartamayışım da dahil...

beni anladı mı bilinmez ama içim hala acıyor ...işte tam da bu yüzden konuşamadım aslında, evet birsürü şey anlattım ama yok konuşamadım aslında...

şimdi düşünüyorum da, yok gitmem lazım ama, yelkenleri indirip vazgeçme diye sarsıyorum kendimi...

çünkü çok önemli bizim için, nasıl yaşanır, ne gerekir, defne için mümkün neler var, ev nasıl, ne durumda, benim için çalışabilirlik durumu nedir, hangi okullar var... görmem lazım tüm bunları ... 

***

uf işte tontinim de 

- anne, babamı almaya ikimiz gidelimmm yüttfeen  dedikçe... 

ben günah çıkarsam kaç yazar...

Hiç!

Cuma, Kasım 16, 2012

Çok Karışıkken Karar Almamak Gerekirmiş ama Hala Pişman Olmadım:)

Bu aralar radikal kararlar alacağım belliydi zaten... 

İşten sonra Aşkta yeni karar alma vakti geldi gibi:)

Ben gidiyorum sevgilimin yanına... Kısa sürecek olsa da öğrencilik günlerimize dönmeye... Başbaşa olmaya Ki Onun yanında en iyiyim hep... Onun yanında iyileşiyor ruhum hep...

Sonra 'ikimiz' birlikte İstanbul'a dönüp,  Defnecikle 'üçümüz' olacağız...Gene kısa sürecek olsa da...

Anlayacağınız bizim hayatımızda ki karmaşa devam ediyor ama olsun,  bitecek nasılsa...

Not:  Gereklilikleri unut artık!

Pazar, Ekim 28, 2012

O Telefonu Bekliyorum:))

Benim için mühim olan şu çok istediğim tezsiz yüksek lisansıma başladım, bu gelişmeyle birlikte sevgilinin yanında olmamam için hiç bir sebeb ya da keşkelerim kalmamış oldu... yani en azından şimdilik öyle sanıyorum:))çünkü nedendir bilinmez işleri planladığım gibi yürütememek gibi bir beceriksizliğim var benim... bunu yaparım ama, lakin çok hırslandım;)
İçimde hep vardı özlemim ama geride eksik birşeyler bırakmamaktı derdim, bu sayede bunu da düşünmeye gerek kalmadı...artık kavuşma vakti geldiğini hissediyorum...
yazıyı baştan okuyunca, sanki yarın babamızın yanında olacakmışız gibi görünüyor:) yok o kadar çabuk değil mağlesef ama az kaldı hissediyorum. En azından birşeyler daha belirgin... 

***
Ne yazık ki bu kadarla kalmıyor, hep inanmış olduğum gibi,  bir pozitiflik beraberinde eksiyi de getiriyor ve ben tüm bunlara sukunet içinde sevinirken iş yerindeki bir olumsuzlukla herşey dengeleniverdi... öyle bir olumsuzluk ki daha tam olarak kendime gelebilmiş değilim:) yüksek lisans sebebiyle işe daha az gideceğim için aldığım önemli sorumluluklarımı geri bırakmak durumunda kaldım. Yani en yumuşak böyle anlatabilirdim:) anlatmadan da rahatlayamıyorum ne yapayım...ikizler burcunu bilirsiniz az çok...

***

Bayram benim için daha çok tatil kıvamında olmaya devam ediyor... ve farkettim ki gerçekten çok ihtiyacım varmış, uyumaya, miskinlik yapmaya, defnecikle kikirdeyip cilveleşmeye, yatakta sabah keyfine... kış gelir mi bilmem ama ben kışlıklarımı çıkarıp kendime iş bile çıkardım:))

ve bakıyorum son iki gün kalmış...
özetin özeti; biri beni telefonla arayıp işinize son verdik dese hiç üzülmeyeceğim:))  

Perşembe, Ekim 25, 2012

Hellooo!!!:)))


Bu kadar uzun süre yazmayınca nasıl başlayacağını da bilemiyor insan...
çok uzun zaman oldu yazmayalı... Neden mi? zaman yoktu, istemedim, sıkıldım, koşturdum, yorgundum, uyudum, pc mi bozdum... Cevap  hepsi:)

Neler neler  oldu elbette... Arada  kocacım yanımıza üç defa geldi de geri döndü  bile:) Çok iyi gelişmeler çok kötü  gelişmeler,  mutluluklar, burukluklar, korkular, tırnak yemeler, salya sümük ağlamalar, sürprizler... hepsi yaşandı elbet... ama en güzeli, zaman belirsizlikleri daha da netleştirecek kadar cömertti ve hepsi bir kahveyle anlatılır tatda...

Defnecik ise 21 Ekimde tam tamına 3 yaşını doldurdu:) O tam bir 'çocuk' :) ne gariptir ki bebeklikten hiç çıkmayacakmış gibi gelirdi... Şimdiyse öyle afilli cümleler kuruyor ki büyüdüğünü kafama ayakkabı fırlatarak anlatmak ister gibi:) Evet evet en iyi ifade bu!

Şimdilik bu bir merhaba postu olsun, Defneye özel notlarımı düşerim gene...
Umarım her biriniz mutlu ve huzurlu bir bayram sabahına hazırsınızdır...
Umarım herşey yolundadır her biriniz için...


Salı, Mayıs 29, 2012

Sevenler kavuşsun artık...

Harıl harıl tatil yeri arıyorum, rahat, keyfli, İstanbul'a yakın...
İzin dönemimde sevgili burada olmayacağı için işim çok da zor değil.  Bir iki günlük bir kaçamak yeri arıyorum demek daha doğru olur...
Tam bi yer beğendim derken ''öyle güzel ki Defnesiz gitmem'' demeye başladım:) kıyamıyorum hiç ya napıyım...
Bu durumda kaçamak demeye de gerek kalmıyor:)  bu başka birşey ama bulamadım adını...

Bu haftsonundan...
Ben daha piknik keyfi yapamadım ama neyse ki Ececik yapıyor...

***

İki gün sonra sevenler kavuşuyor:) Ve bilirsiniz işte zaman geçmiyor...
Tatil yeri bak,
Saçını boya,
Ciciler al
Gene mi olmadı Temizliğe giriş.....
Yok hala geçmiyor zaman..... ne inatmış yahu:)