Çarşamba, Mart 03, 2010

MİSKİN KEDİNİN ÖZELEŞTİRİSİ !


miskinleştik azar azarrr heyyy !
şu rehavet hapından herkese yutturmuşlar...bir dikiş tutturmuşlar zor işe hiç gelmezler !!! (yarım yamalak hatırlayabildim ama bu kadarı bile yeter sanırım: )

aslında ben bile sıkıldım kendimden bu ara...kızmıyor da değilim kendime. bebeğimden arta kalan zamanımı öylesine boşa geçiriyorum ki miskin miskin. gerçi bu ara toparladım kendimi...(aman da aman, yalana bak)

Defneyle vakit geçirmek çok keyifli, üzgünsem (o kadar çok müsaitim ki kendmi üzmeye) bile 'bir gülücüğü yetiyor' kendime gelebilmem için...öyle beni çok zorlamaz da tontinim. günün çoğunu uyuyup büyüyerek geçiriyor zaten. arada da azıcık oyun azıcık meme...sonra cup sıcak yatak gene.. hava güzelse parkta bi yürüyüş...

ben mi ne yapıyorum ? eee .... alese gireceğim... süper.... ama bir türlü yakamdan düşmeyen matematiğe biraz sempati duymaya çalışmalıyım. 'azıcık' soru çözmek yarar mı işe? umarım...
ama bolca olan vaktimi soru çözmeye ayırmıyorum...tembel öğrenciyim ben

sınav olup bittikten sonra çok üzüleceğimi de bile bile hem de

elimde herzaman okuduğum bir kitabım hep olur ama sınava çalışmam gerek diye kitap da okuyamıyorum (nasıl ama:)konsantre olamıyorum kitaba, aslında şu an soru çözsem daha iyi, dikkatimi veremiyorum diyorum ve bırakıyorum kitabı(tembellik diz boyu...)

e kitabı bırakıyorsun, çalış bari !

o kadar kötü sayılmam aslında, masa başına oturdum bi kaç kere...ama sonra 'bura rahat değil yatarak çözeyim...' 'yok bişeyler yiyeyim sonra çözerim...' 'biraz nette dolanayım öyle....'
çalışacağınız zaman yanınıza neler alırsınız? su, konuyla ilgili materyaller...vs.
ben mi? söylemeye utandım şimdi...neyse

yani bildiğiniz tembel öğrenci...bendeniz

size, Defneden önce felsefe öğretmenliği dışında birde rehber öğretmenlik yaptığımı söylesem gülersiniz di mi... sevgili gülüyo zaten bana, 'elin çocuklarına yaptığın programlardan bi de kendine yapsan' diye... şimdi bir öğrencim bilse bu halet-i ruhiyemi 'ya hocam konuşuyodunuz o kadar artis artis...' der şüphesiz...

yok ya terzi-sökük meselesi de değil bu. hani diyordum 'terzi kendi söküğünü dikemez'miş diye ama bu düpedüz tembellik. ne yapmam gerektiğini ve ne yapmadığımı biliyorum halbuki...

aman neyse ne işte...daha 2 ay falan var nasılsa. zaman öyle hızlı ki, bu yazıyı yazarken bile hoppp 3 MART oldu... hay senin...

şu sınav ve başvuru tarihlerine de bir baksam iyi olacak...
korkum o ki başvurup da girmediğim o sınavlara benzemesi...

gerçekten zor geliyor bu saatten sonra ! sınavdı, şuydu buydu... yok yok kararlıyım ! kesin gireceğim sınava.
en büyük dileğim 'DEFNECE' sorumluluk alma bakımından babasına benzesin! hatta her konu da benzesin babasına...:) içim rahat eder böylelikle...

Hiç yorum yok: